Olur mu, onlar yeryüzünün en kıymetli varlıkları, diyecekseniz bir durun, bir nefeslenin, anlatayım…

Açık hava hayvancılığı kavramını biliyor musunuz? Hayvanlar geniş arazilerde, tamamen serbest bir biçimde geziniyor, besleniyor, semiriyor ve nihai amaç için bakılıyorlar. Onların bu serbestliklerinde vücutları kısıtlanmamış oluyor, kasları doğası gereği gelişiyor, vücutları özgürce serpilip büyüyor.

Sadece büyükbaş hayvanlar değil, küçükbaşlarda da durum aynı. Çobanların geniş otlaklarda otlattığı, akşama kadar gezip dolaşan, istediği yerde otlayıp, dilediği ağacın altında geviş getirerek günü tamamlayan mutlu koyunlar ve keçilerin değeri çok daha yüksek. 

Sadece onlar mı, kümes hayvanları da aynı şekilde. Gezen tavuk yumurtası arıyoruz market tezgahlarında. Çünkü inanıyoruz ki gezinen, dolaşan tavuk doğal olarak besleniyor ve yumurtası da olağan doğallığı gereği daha beleyici ve hatta daha lezzetli oluyor. Keza eti de aynı şekilde. Elbette çiftliklerde sıkış tıkış bir arada yaşayan tavukların yumurtası ile gezinen (gezinecek kadar alanları olan) tavukların yumurtaları arasında cidden bir fiyat farkı da söz konusu. Herkes biliyor ve anlıyor ki serbestlik doğallığın gereği. Sonucunda eti, sütü yünü yumurtası çok daha değerli.

Eee? Başlıkla ne alakası var bu anlattıklarımın değil mi? Biraz düşünün…

Hayvanlara tanıdığımız bu özgürlük imtiyazını okullar dediğimiz dört duvar arasına sıkıştırılmış yavrularımıza tanıyor muyuz?

Düşündükçe deliresim, ayrıntıya indikçe sokaklara çıkıp avaz avaz bağırarak “Şu çocuklara özgürlük verin” diyesim geliyor!

Açık hava besiciliğindeki buzağılar kadar, özgür gezen tavukların alanları kadar geniş alanı olmayan, oğlaklar kuzular kadar şans tanımadığımız yavru kuşlarımıza acıyorum.

Hakikaten dört duvarın arasına kıstırıp, sıkış tepiş bir arada duran çiftlik tavukları gibi eziyet ettiğimiz, çocuklarımıza bakarak, acaba bir gün birinin de aklına “AÇIK HAVA OKULLARI FİKRİ” gelir mi ki?

Bu fikri alıp büyütür ve geleceğin sanatçılarının, bilim insanlarının önünü açar mı? Geleceğin düşüncesi kelepçelenmemiş özgür ruhlu tanrılarının yetişeceği okullar mümkün mü?