Ziraat Mühendisleri Odası Denizli Şubesi Başkanı Baha Yanarca ile Türk tarımını ve yaşadığı büyük tehlikeyi konuştuk. En büyük sıkıntının özellikle gençlerin tarımdan hızla uzaklaşması olduğunu belirten Yanarca, 50 yaşın altındakilerin köyler ve kasabalarda kalmadığını, asgari ücretle çalışmanın kendileri açısından daha kazançlı olacağını düşünerek kentlere göç ettiğini kaydetti. Üretimi ve çiftçiliği yalnızca belirli bir yaşın üzerindekilerin sürdürdüğünü anlatan Yanarca, 10 yıl sonra Türkiye’de üretim yapacak çiftçi kalmayacağını, tüm tarım ürünlerini dışarıdan satın almak zorunda kalınacağını vurguladı. 

İşte Ziraat Mühendisleri Odası Denizli Şubesi Başkanı Baha Yanarca ile tarımın geleceği konusunda yaptığımız röportajımız…

Sizi tanıyabilir miyiz? 

“Ziraat Mühendisleri Odası Denizli Şubesi Başkanı Baha Yanarca. Mesleğimi 1987 yılından bu yana sürdürüyorum. Denizli Şubemizin yönetim kurulunda 4 dönem görev aldım. Oda başkanı olarak ikinci yıla başladım.”

Ziraat mühendisi nedir? Ziraat mühendisleri nerelerde görev yapar? 

“Ziraat mühendisliği bitkisel üretim tarla bitkileri, bahçe bitkileri ve zooteknik büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştirme ve ıslahı, kümes hayvanları, arıcılık, yemler ve hayvan besleme, biyometri ve genetik yanında süt teknolojisi, tarımsal biyoteknoloji, tarım makinaları, tarımsal enerji sistemleri, tarımsal yapılar kültür teknik, arazi ve su kaynakları, toprak bilimi ve bitki besleme, tarım ekonomisi, tarım ürünleri teknolojisi, bitki koruma, peyzaj mimarlığı, biyoyakıt ve biyogaz enerji üretimi alanlarında uğraş veren mühendislik dalıdır. Ziraat bir doğa bilimidir. Tüm bitkisel ve hayvansal üretimleri kapsar. Aynı zamanda küçük çaplı gıda üretimleri ziraatın içerisindedir. Ziraatın 12 tane alt bölümü vardır. Bu bölümlerde ziraat mühendisleri mezun olduktan sonra kendi seçtikleri bölümlerde üretim süreçlerinde her yerde görev alabilirler. Kamu sektöründe ve özel şirketlerde görev alabilirler.”

Çiftçiler için bir planlama yapılmıyor mu? Çiftçiler neden deneme yanılma yöntemi deneme-yanılma sistemini kullanarak tarım yapıyor? 

“Devlet Planlama Teşkilatı 15 yıl önce kapatıldı. Plansız üretimin en büyük tehlikesi geçen yıl çok para eden ürünün tekrar ekilmesidir. Çiftiler arayış içerisinde, kaderine terk edilmiş durumda. Çiftçi deneme-yanılma yöntemiyle hayatta kalmaya çalışıyor. Çiftçi para kazanmak için gayret ediyor ama kazanamıyor. Devlet Planlama Teşkilatı’nın kapatılması tarıma çok büyük zarar verdi. Devlet Planlama Teşkilatı’nda her meslekten bilim insanları olurdu. Ülkenin ihtiyacına göre 5 yıllık plan hazırlanırdı. Planlamanın yapılmaması dolayısıyla tarım bitme noktasına geldi. Çiftçi deneme yapıyor, tutarsa satıp para kazanıyor. Ürün satılmazsa çöpe atıyor, parasız kalıyor.” 

Çiftçiler milli gelirden ne kadar pay alıyor? 

“Çiftçiler için 2006 yılında Tarım Temel Kanunu diye bir kanun çıkarıldı. Bu kanunda çiftçileri desteklemek için milli gelirin yüzde 1’lik oranında az olmamak kaydıyla pay ayrılır diyor. Şimdi çiftçiler milli gelirin yüzde 1’lik oranının yarım puanının altında kazanamıyor. Kazandıkları para bu gelirin 0.4 kusurlarında kalıyor. Çiftçiye destek verilmiyor. Ülkede pahalı da olsa, ürünler desteklenmelidir. Çiftçiler desteklenip üretim yapamazsa ülkenin bağımsızlığı elden gider. Dışa bağımlı hale gelirsiniz. Her istediğinizi istediğiniz zaman yurtdışından ithal edemezsiniz. Pandemi zamanında yurtdışından her istediğimiz ürünü ithal edemeyeceğimizi gördük.”

TerimUkrayna savaş zamanında bile tarım ürünlerinin ihracatını dünyaya yaptı, bu nasıl oluyor? 

“Ukrayna’nın çok güzel verimli toprakları var. Ukrayna dağlık bir bölge değil. Her yer düz ve ova. Ukrayna’da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği zamanında kalan bir tarım politikası uygulanıyor. Tarım alanlarıyla, şehir birbirinden uzak. Tarım alanlarında yerleşim yeri yok. Yerleşim alanlarında da tarım alanı yok. Çok önceden bu sistem kurulmuş. Kurulan sistemi yıllarca korumuşlar. Savaş zamanında bile dünyaya tarım ürünleri ihracatını hiç aksatmadan yaptılar. Hububat tarlası ve yağlık ay çiçeği tarlası sayısı çok fazla. Çiftçide Sovyetler Birliği’nden kalma eğitim de var. Planlı çalışma nedeniyle üretim ve ihracat artış gösteriyor. Ayçiçek yağı Türkiye’ye Ukrayna’dan ithal ediliyor. Türkiye’de tarımı Ukrayna kadar yapamıyoruz.”

Türkiye’de 50 yaşın altında çiftçi kalmadığı söyleniyor, ne söyleyeceksiniz? 

“Türkiye’de tarımı ayakta tutanlar 55 yaşın üzerindeki çiftçilerdir. Köylere ve kasabalara baktığınız zaman tarımla uğraşan 55 yaşın altında çiftçi bulamazsınız. Bundan 10 yıl sonra köylerde üretim yapacak çiftçi kalmayacak. Köyde genç nüfus yok. 50 yaşın altında herkes kentlere göç etti. Planlı bir tarım çalışması uygulanmıyor. Planlama olmadığı için insanlar tarımdan uzaklaşıyor. Geçen yıl para eden tarım ürünleri göz önüne alınarak böyle tarım yapılıyor. Gençler asgari ücretle iş bulup çalışma yoluna gidiyor. Çiftçilik eskisi gibi kazandırmıyor. Tarım üretimi durursa sebze ve meyvenin fiyatı 2 katına çıkar. Türkiye’de 10 yıl sonra tarımın durumu çok daha kötü olacak. En yüksek enflasyon gıda enflasyonudur. Çiftçi üretmeyi bırakırsa, bu enflasyon daha da katlanarak artar. Çiftçiler ekip, biçmeyi bırakırsa yurtdışına bağımlı oluruz. Kendimiz üretmezsek, halkımıza yeterli gıda sağlayamayız. İthal edersiniz ama her şey ateş pahası olur.”

Türkiye’de 4 mevsimi yaşamamıza rağmen tarımdan neden iyice uzaklaşmaya başladık, tarım neden bitme noktasına geldi?

“Dünya’nın hiçbir ülkesinde olmayan bir doğal güzelliği Türkiye’de yaşıyoruz. Dört mevsim böyle dengeli yaşayan bir ülke Dünya’da yok. Ya hep sıcak, ya hep soğuk ülkelerin varlığı daha fazla. Türkiye’de hem yaz meyve sebzesi, hem de kış meyvesi sebzesi doğal olarak yetişebiliyor. Akdeniz Bölgesi’nde tropikal meyveler bile yetişiyor. Ege Bölgesi yine hem yaz hem de kış üretimine uygun verimli topraklara sahip. Karadeniz Bölgesi çay ve fındık gibi tarım ürünlerinin yetiştiği bölge. Türkiye’nin her bölgesi verimli topraklarla dolu. Topraklarımız verimli olsa da çiftçilerimiz yeterli desteği alamıyor. Çiftçi eğitime tabi tutulup, yeteri kadar maddi anlamda desteklenmelidir. Türkiye önceden tarım ülkesi olarak anılırdı. Ürettiğimiz tarım ürünleriyle övünürdük. Çiftçiler yavaş yavaş meslekten uzaklaşıyor. Çiftçiler çok yaşlandı. Genç çiftçi yetişmiyor. Tarım üretiminden artık çekilmeye doğru gidiyoruz. Çiftçilere gereken değer verilmediği için bu noktaya geldik. Diyelim ki Türkiye’nin bakliyat açığı var; ülkemizde bakliyat yetmediği için yurtdışından geliyor. Bakliyat açığı varsa, kuru fasulye, mercimek ve nohutun ekilmesi için çiftçiye destek vermeniz gerekir.”

Dünyadaki bütün tarımsal ürünler Türkiye’de üretilebiliyor mu? 

“Türkiye 4 farklı mevsimi yaşadığı için dünyadaki bütün sebze ve meyve ile tropikal ürünlerini yetiştirebiliyoruz. Dünya’nın uzak ülkelerinden bu ülkeye tarım ürünleri ithal etmek yanlıştır. Bizim kendi çiftçimiz zaten bu işi yapıyor.  Bu topraklar çok verimli. Akdeniz Bölgesi’nde aklınıza gelen bütün tropikal meyveler yetişir. Ülkemizde çay yetişiyor. Ülkemizin her bölgesinde sebze ve meyve yetişiyor. Tek yapılması gereken planlı bir şekilde hareket ederek çiftçilerimizin desteklenmesidir. Çiftçi mesleğine küsmüş durumda. Bu insanlarımızın üretimden kopmasını engellemeliyiz. Bu ülkede buğday yetişiyor. Buğday stratejik bir üründür. Bu ürünümüzü kaybedemeyiz. Yurtdışından buğday ithal edilmesi uygun değildir. Ülkemizin her noktasında buğday ekilip verim alınmasına rağmen, gidip yurtdışından buğday ithal ediyorlar. İç piyasada tüketmek için buğdayı ithal etmemiz gerekmiyor. Yurtdışından gelen tahıl ürünlerinin daha kalitelisi bizde zaten var. Çiftçinin buğday ekmesine destek olur, ederi paraya satın alırsak çiftçiler bu mesleği bırakmayı düşünmez.”

Türkiye’de çiftçi neden yeterince desteklenmiyor? Çiftçilerin kalkınması için neler yapılmalı? 

“Tarım sektörünün en büyük problemi çiftçinin yeterince destekleniyor gibi gösterilmesidir. Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi budur. Çiftçilere bölgesel bazda destek yapılmalıdır. Bölgesel bazlı destekleri daha ön plana çıkarmalıyız. Tarım Bakanlığı 2025 yılında bir üretim çalışması hazırladı. Her tarım ürünü her bölgede ekilemeyecek. Havza bazlı ekim yapılacak. Bu iş zor gibi gözükse de biraz yol kat etmek gerekiyor. Bazı ürünler bazı bölgelerde ekimi yapılırsa daha kaliteli ve verimli oluyor. Hangi tarım ürünü hangi bölgede daha verimli yetişiyorsa, biz çiftçiye destek verilerek böyle yapılmasını istedik. Stratejik tarım ürünlerimizi korumalıyız. Buğday, arpa ve mısır çok önemlidir.”

Halk bitkisel kaynaklı protein ürünleri olan nohut, fasulye, barbunya ve mercimek almakta zorlanıyor mu? 

“Bakliyatlar fazla ekilip biçilmelidir. Bizim ülkemiz gibi, et ve süt ürünlerinin pahalıya satıldığı ülkelerde yurttaşlarımız nohut, fasulye, barbunya, mercimek tüketmelidir. Herkes et alıp yiyemiyor. Dünyanın en ucuza et satılan ülkelerinden et getirtiyoruz, buna rağmen vatandaş et alıp yiyemiyor. Protein ihtiyacını karşılamak isteyen yurttaşlar mercimek, fasulye, barbunya, nohut yiyecek. Yurttaşlar bitkisel kaynaklı proteinleri bile satın almakta zorlanıyor. Biz Türkiye olarak tarım ülkesiysek mercimek, nohut, fasulye, barbunya üretmeliyiz. Neredeyse artık bütün tarım ürünlerini yurtdışından ithal eder olduk. Çiftçi planlı üretim olmadığı için çok miktarda ekmek istemiyor. Böyle giderse üretim daha da düşecek. Şimdi her yıl geriye gidiyoruz.”

Türkiye’ye mercimek Kanada’dan ithal ediliyor, Kanada mercimek üretimini Türkiye’den mi öğrenmişti? 

“Kanada ürettiği mercimeklerin neredeyse tamamını Türkiye’ye ihraç ediyor. Kanada mercimeğin ne olduğunu tarım ürünü olarak bilemezken 1970’li yıllarda gelen Ziraat Mühendisleri mercimeği Türkiye’de incelemişler. Türkiye 1970’li yıllarda çok miktarda mercimek üretiyordu. Türkiye’de mercimek tarımı öğrenen Kanadalı ziraat mühendisleri tohum alarak Kanada’ya götürmüşler. Kanada’da sıcak mevsim 3 ay sürerken, geri kalan zamanlar ülke buzla kaplanıyor. Kanada’ya mercimek üretimini öğrettik, tohum verdik, şimdi mercimeği Kanada’dan alıyoruz. Bu ülke bu duruma gelecek ülke değildi. Dün adamlar mercimek tarımını öğrenmiş, şimdi bize satıyorlar. Bu kabul edilebilecek bir durum değildir. Bu ülkeye gelen yabancılar bizim tohumlarımızı götürüp sonra bize satmaya başladı.”

Ziraat mühendislerinin sorunları var mıdır? 

“Mesleğimizin sorunları çok fazla. Ben 33 yıl kamuda hizmet verdim. Ziraat mühendislerinin en büyük sorunu işsizlik sorunudur. Türkiye’de 44 Ziraat Fakültesi var. Her yıl 5 bin civarında meslektaşımız mezun oluyor. Tarım ülkemizde geriye doğru gittiği için ziraat mühendislerinin istihdam edilmesi gün geçtikçe zorlaşıyor. Ziraat mühendisleri işsiz kalıyor. Farklı meslekler yapıyor. Kamu da iş bulmak isteyen ziraat mühendisleri de alınmıyor. Bir süredir ziraat mühendisi alınmıyor. Özel sektöre yönlenen ziraat mühendisleri tarım şirketlerinde çalışıyor. Hayvansal üretim yapan büyük şirketlerde çalışan meslektaşlarımız var. Hayvan yemlerinin üretimi ve yemlenmesi konusunda çalışan meslektaşlarımız var. Bitkisel üretim yapan büyük şirketlerde çalışan meslektaşlarımız var. Bu büyük şirketlerde tarım ürünlerinin ekiminin planlanması ve sürdürülmesi ve hasat’ına kadar bütün işlemler meslektaşlarımızın kontrolünde yapılıyor.”

Tarımda yaşanan sorunların çözümü konusunda yetkili kişiler Ziraat mühendisleri midir? 

“Ziraat Mühendisleri Odası tarım meslek sorunlarını en yakından bilen ve takip eden meslek odasıdır. Tarım sektöründe yaşanan her türlü sorun ve problemin muhatabı biziz. Tarım dediniz mi uzmanları odamızdadır. Biz bu mesleğin uzmanları olarak zaten neyin nasıl yapılması gerektiğini söylüyoruz. Tarım sorunlarının çözülerek proje üretilmesinde muhataplar biziz. Meslektaşlarımızın meslek sorunlarının çözümü için muhatap biziz. Biz tarım sektöründe yaşanan her türlü olumsuzluğu dile getirmek zorundayız. Meslek odamızla el birliği verilerek tarımdaki sorunlar çözülebilir.”