14 Mart Tıp Bayramı’nda günlerini kutlamak yerine yaşadıkları sorunları ve taleplerini bir kez daha yüksek sesle dile getirmeyi tercih eden doktorlar iş bıraktı, greve gitti. Sabah erken saatlerde Atatürk Anıtı’na çelenk sunan doktorlar, öğleden sonra da taleplerini haykırdıkları basın açıklaması gerçekleştirdi. Hekimler, davul zurna eşliğinde eğlendi.

Denizli Sağlık Platformuna üye meslek örgütleri ve sendikalar İl Sağlık Müdürlüğü önünde bir araya geldi, basın açıklaması yaptı. Açıklamaya, Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Ali Osman Horzum, CHP Merkezefendi İlçe Başkanı Müjdat İlhan, CHP Pamukkale İlçe Başkanı Uğur Coşkun, Sağlık İş Sendikası, Denizli Tabip Odası Hekim Birliği Sendikası, Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Denizli Aile Hekimleri Derneği, Denizli Diş Hekimleri Odası yönetim ve üyeleri katıldı. 

BASIN AÇIKLAMASINI TABİP ODASI BAŞKANI ARDIÇ YAPTI

Hekimler adına açıklamayı Denizli Tabip Odası Başkanı Fazıl Necdet Ardıç yaptı. Sağlık sistemindeki sorunların giderek büyüdüğüne dikkat çeken Ardıç, “Tıp fakültelerinin ve meslek eğitimimizin gerilemesine yol açan merkezi yönetim hatalarına, sağlık sisteminin yapısal bozukluğuna, doktor emeğini küçümseyen ve bizi sermayenin fırsatçılığına teslim eden politikalara, bizleri hedef gösteren, hakaret eden kendini bilmezlere söyleyecek çok şey var. Ama karşımızda bu tür sorunların çözümüne niyetlenmiş bir muhatap bulunmuyor. Bu da bütün sorunların bilerek ve isteyerek yaratılan politikaların bir parçası olduğunu gösteriyor” dedi. 

ARDIÇ: KORKUP KÖŞEMİZE Mİ ÇEKİLELİM?

 Defalarca grev, açıklama, protesto yaptıklarını, bildiri yayınladıklarını ifade eden Tabip Odası Başkanı Ardıç, “Ama tık yok. Bu yüzden davul zurna burada. Ata sözümüzde olduğu gibi bakalım az mı gelecek? Peki, bu şartlar altında susacak mıyız? Olmuyor deyip köşemize mi çekilelim?  Haksız hukuksuz, cezalardan korkup sesimizi mi keselim? İşte bu sorulara hayır diyenler olarak buradayız” dedi. 

ARDIÇ: PEKİ, NEDEN MEYDANLARDAYIZ?

Neden meydanlarda olduklarını da tek tek sıralayan Ardıç, “Sözleşmelerinin her an fes edilmesi tehdidi altında çalışan, doktorluk yetkileri yönetmeliklerle kısıtlanan, enflasyon etkisi altındaki günlük giderlerini karşılayamayan Aile Hekimleri için buradayız. Vardiyalı çalışmaya zorlanan, her an başka bir ilçeye görevlendirme tehdidi altında bunalan, 5 dakikada bir hasta bakmazsa uyarılan, her hastanede farklı ücret alan, kaliteye değil puana dayalı bir sistemin oyuncağı olan uzman hekimler için buradayız. Acil servisleri polikliniğe çeviren zihniyetin yönetimde çalışan, gerçek acillerle mücadele ederken, araya giren poliklinik vakalarıyla, şiddet uygulayan kendini bilmezlerle karşı karşıya kalan Acil Hekimleri için buradayız. İş güvencesi sermayenin iki dudağı arasında olan, standart bir geliri olmayan özel hastane hekimleri için buradayız. Eğitime ve araştırmaya ayıracağı zamanı giderek daha fazla azaltan, liyakatsiz yönetici atamalarıyla siyasetin oyuncağı olan üniversitelerden ayrılmak zorunda kalan, özel hasta bakmazsa, normal uzmandan bile daha düşük maaş alan üniversite öğretim üyeleri için buradayız. Onca yıl çalıştıktan sonra geçinmek için tekrar çalışmaya başlamak zorunda kalan emekli hekimler için buradayız. Bir türlü standart mevzuata oturtulamayan, zaman tüccarlarının oyuncağı olan işyeri hekimleri için buradayız. Büyük umutlarla uzman olmak için kliniklere gelen asistanlarımız için buradayız, Sağlığın her alanında beraber çalıştığımız, aynı şartlara göğüs gerdiğimiz, hemşireler, teknisyenler, teknikerler, memurlar, işçiler için buradayız. En yüksek puanları alarak geldikleri üniversitelerinde 100 kişilik kapasiteye 300 kişilik kontenjan açıldığını fark eden, adına hastane bile denemeyecek yerlerin Tıp Fakültesi olarak anıldığını gören, 128 fakülteden mezun olacak binlerce iyi eğitim alamamış doktorla aynı şartlar altında özel sektörün işçisi olmak üzere mezun olacağını hisseden Tıp Öğrencileri için buradayız. Sağlık sorunlarının önemli bir kısmı Aile Hekimliğinde halledilebilecekken Sağlık Bakanlığı’nın yetersiz yönetim anlayışı yüzünden hastanelere gitmek zorunda kalan, randevu bulmak için saatlerce telefonda uğraşan, 5 dakikalık muayene süresinde derdini anlatmaya çalışan, özel hastanelerde giderek artan miktarda fark ödeyen, eczanelerde çıkan faturalar yüzünden ilaçlarını alamayan ya da yaşamsal ilaçlarını bulamayan hastalarımız için buradayız” dedi. 

ARDIÇ: ÇÖZÜM YOLLARINI BİLİYORUZ

Yaşanan tüm sorunların çözüm yollarını bildiklerini dile getiren Fazıl Necdet Ardıç, “Bugün 14 Mart Tıp Bayramı, hem yurtsever başkaldırının hem de modern tıp eğitimin sembol tarihi. Şiddete maruz kalarak hayatını kaybeden, Koronavirüs salgınında görev başında şehit olan, deprem felaketinde cahilliğin ve ahlaksızlığın yarattığı enkazın altında kalan bütün meslektaşlarımı saygı ve özlemle anarken, Ülkemizin her köşesinde olduğu gibi Denizli’de de zor şartlara katlanarak fedakârca çalışan bütün hekimlerin, ekip arkadaşlarımın, sağlık çalışanlarının Tıp Bayramını kutluyorum” dedi. 

GÜNER: 14 MART BAYRAM OLARAK KUTLANAMIYOR

Hekimbirliği Sendikası Temsilcisi Dr. Halil Güner ise, Tıp Bayramı’nın hekimler için bayram coşkusuyla kutlanamadığını ifade ederek, “Türkiye’de hekimlik mesleği, her geçen gün daha fazla değersizleştiriliyor. Sağlık sisteminin çöküşü, plansız politikalar, liyakatsiz yönetimler ve artan şiddet olayları mesleğimizi her geçen gün çok daha zor şartlarda sürdürülebilir hale getiriyor. Bundan tam 198 yıl önce, ülkemizde modern tıp eğitiminin temelleri atıldı. 1919’da ise genç tıbbiyeliler, işgale karşı vatanı savunmak için bu günü bir direniş ruhuyla yeniden şekillendirdi. Bizler, 1919’da vatan işgal altındayken Tıbbiyeli Hikmet Boran ve arkadaşları gibi, Türk bayrağını açarak direnişe geçen, ‘Manda kabulümüz değil, çünkü direnişimizin adı memleket!’ diye haykıranların yol arkadaşlarıyız! Yaşanan süreçte ve geldiğimiz noktada 14 Mart, bir kutlama değil; hekimlerin, mesleki hakları ve toplum sağlığı için verdiği mücadelenin simgesi olmuştur. Bugün, hekimlik onuruna, emeğimize ve mesleğimizin geleceğine sahip çıkmak için buradayız.  Yıllardır hekimlerin sesi duyulmadı, emeği yok sayıldı. Artık bu düzenin değişmesini istiyoruz! Hekimler, canı pahasına görev yapan, meslek onurunu korumak için mücadele eden bir meslek grubudur. Buna rağmen çalışma koşulları her geçen gün daha da ağırlaşmakta, emekleri karşılıksız bırakılmaktadır. Asistan hekimler, insanüstü çalışma saatleri ve kesintisiz nöbetlerle tükenirken, diş hekimleri mesleki haklarını elde edebilmek için mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Uzman hekimler, emeklerinin karşılığını alamazken, kurum hekimleri yok sayılmaya devam edilmektedir. Aile hekimleri, her geçen gün daha fazla angarya yükü altında ezilirken, ülkemizdeki tüm hekimler güvencesiz koşullarda, şiddet tehdidi altında ve giderek daha zor ortamlarda çalışmaya zorlanmaktadır.  Bizler, şiddetsiz bir sağlık sistemi istiyoruz! Hastalarımızı sağlıkla buluşturmanın bedelini, can güvenliğimizin sağlanmadığı ortamlarda canımızdan olarak ödemek istemiyoruz. Hekimler için güvenli çalışma ortamları oluşturulmalı, sağlıkta şiddeti önleyici caydırıcı yasalar bir an önce hayata geçirilmelidir. Nöbet ücretleri adil bir şekilde düzenlenmeli, ücret politikaları emeğin karşılığını verecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Bilimsel ve liyakat esaslı bir sistem kurulmadan sağlık sistemi sürdürülemez.  Hekimler tükenirse, toplum sağlığı da tükenir.  Hekimlerin emeğini görmezden gelenler, bu çöküşün sorumlusu olacaktır.  Bizler, mesleğimizin saygınlığını, hastalarımızın sağlığını ve geleceğimizin güvenliğini korumak için mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Bugün, hekimlik onuruna sahip çıkma günüdür” dedi. 

Genel Sağlık-İş Sendikası Denizli Şubesi Başkanı Kazım Boyacıoğlu ve SES Denizli Şubesi adına konuşan Selçuk Göçer de sağlık çalışanlarının yaşadığı zorluklara dikkat çekti, sağlık sistemindeki sorunları dile getirdi ve taleplerini iletti.  HABER MERKEZİ