Denizli Kütüphaneciler Derneği Başkanı Feyzi Altınalan ile kitap ve kütüphane üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Gelişen teknoloji ile birlikte bilgiye ulaşımın çok daha kolay hale gelmesi kütüphanelere ilgiyi azaltsa da hala bilginin merkezi ve en güvenli adresi kütüphaneler olarak öne çıkıyor. Denizli Kütüphaneciler Derneği Başkanı Feyzi Altınalan, yaşanan tüm sorunların başında fiziki yetersizliklerin geldiğini anlattı. İşte Feyzi Altınalan ile kütüphane ve kütüphanecilik üzerine söyleşimiz.
Kütüphaneciler Derneği ile ilgili bilgi verir misiniz?
“Yaklaşık 40 yıl kütüphaneci ve kütüphane müdürü olarak görev yaptıktan sonra emekli oldum. Denizli’de 25 kütüphaneci üyemiz var. Biz meslek derneğiyiz. Kütüphanecilik görevinin sürdürülebilmesi için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Kütüphanecilik zorunlu bir hizmet alanıdır. Türk halkının doğru bilgiye ulaşabilmesi için birinci basamak biz kütüphanecileriz. Kitap okumayı ve kütüphaneciliği seven herkesi derneğimize üye olmaya bekleriz. Genel merkezimiz Ankara’dadır. Türkiye çapında 10 şubemiz bulunuyor. Derneğimizin amacı Türk halkına kitap okumayı sevdirmektir.”
Kütüphanecilik nedir?
“Kütüphanecilik, bilgi ve belge yönetimi olarak geçer. Bilgi teknolojisi, eğitim ve diğer alanların uygulamalarını, bakış açılarını ve araçlarını kütüphanelere uygulayan, bilgi kaynaklarının toplanması, düzenlenmesi, korunması ve yayılması ve bilginin siyasi ekonomisi üstüne çalışan disiplinler arası veya çok disiplinli bir alandır. Halka kitaplar vasıtasıyla öğrenmek istedikleri konularda kendilerine yardımcı olmak kitapla okuyucuyu bir araya getirmek kütüphaneciliktir. Türkiye’nin her ilinde İl Halk Kütüphanelerimiz bulunmaktadır. Önceden Üniversitelerde kütüphanecilik bölümü diye geçerdi. Şimdi Bilgi ve Belge yönetimi bölümü olarak devam ediyor. Türkiye’de 20 üniversitede bilgi ve belge yönetimi bölümü var. Çok sayıda mezun veriliyor ancak kütüphanecilerin iş bulması da zor.”
Kütüphane nasıl kurulur?
“Kütüphane kurulmak istendiği zaman 5 öğenin bir arada olması gerekir. Kütüphanenin binası olacak. Uzman kütüphaneci personeli olacak. Her kitap türünden kitaplar olacak. Maddi kaynağı olacak. Düzenli okuyucusu olması için, okuyucularla iletişim halinde olunacak. Bu ögelerden birisi eksik olduğu zaman olmaz. Kütüphane yapmak isteyen iş insanları görüyoruz. Mahallelerde insanlar görüyoruz. Belediyeler görüyoruz. Kütüphane açmak istiyorlar. Kütüphaneyi açıyorlar. Kütüphanede kütüphaneci yok. Sadece kütüphane açmakla olmuyor. Kütüphanecilik bir sanattır. Okuyucu ile kitap arasındaki bağı kuran kütüphaneci değildir. Kütüphanecilik sadece kitap kaydı tutmak değildir. Kütüphanecinin olmadığı kütüphaneler depodur. Sadece kütüphane binası yapıp, içine kitapları koymakla olmuyor. Bir düzen, nizam intizam gereklidir. İşleyiş sağlanmalıdır. Okuyucu kitaba çekilmelidir. Al götür, oku getir olmaz. Kitapları önce sevdirmek önemlidir.”
Denizli’ye 1 tane Halk Kütüphanesi yeterli midir?
“Avrupa ülkelerini Türkiye olarak rol model alıyoruz. Teknolojide ve bilimde Avrupa Türkiye’den öndedir. Okuma oranına bakarsak Avrupa Ülkelerinde 10 bin kişiye bir kütüphane düşüyor. Nüfusu 1 milyonu geçmiş büyükşehir olmuş bir şehirde bir kütüphane olmaz. Denizli İl Halk Kütüphanesi yetersizdir. Her 3 mahalleye bir kütüphane kurulmalıdır. Şehir merkezinde bulunan kütüphaneden yararlanmak isteyen uzak mahallelerde yaşayan okuyucu ciddi ulaşım sorunu yaşıyor. Kütüphane 3 mahallenin ortasında olmalıdır. Kitaba ulaşmak isteyen kişi iki adımda kütüphaneye gelebilmelidir. Nüfus arttıkça, halkın kitap okuma ihtiyacı da artar. Merkez’de 500 bin kişi yaşıyor desek, bir halk kütüphanesi ihtiyacı karşılamaz. Denizli’ye 10 tane daha kütüphane gereklidir. Halkın kitap okuma ihtiyacını devlet masrafsız bir şekilde karşılamakla sorumludur. Okullarda bulunan kütüphaneler yetersizdir. Halk kitap okumaya ilgisiz kalıyor diyemeyiz. Yetersiz kalan her noktaya kütüphane yapılmalıdır. Halk kitap okumaya teşvik edilmelidir. Kütüphane sayısı az olduğu için halk kitap okumuyor. Cami eksik olduğu zaman herkes para toplayıp cami yaptırıyor. Kütüphane olmadığı zaman, kimse kütüphane yapmayı düşünmüyor.”
Kitap okumak bizi kötülüklerden alıkoyar mı? Kitap okumanın ne gibi faydası olur?
“Kitap okumak hem fiziksel hem de zihinsel sağlığınıza fayda sağlar. Kitap okuyan insanların başkalarının duygularını ve inançlarını anlama konusunda yüksek bir yetenek sahibi olur. Okumayı öğrendikten sonra düzenli olarak kitap okuyan öğrencilerin yavaş yavaş geniş kelime dağarcığı gelişir ve kelime hazinesi, standart testlerdeki puanlardan üniversiteye kabul ve iş fırsatlarına kadar hayatın birçok alanını etkiler. Kitap okuyanların hafızası çok güçlü olur. Kitap okumak okuyucuya geleceğini dizayn etmesini sağlar. Kitap okuyarak kötülüklerden, olumsuz düşüncelerden kendimizi alıkoyarız. Kitap okuyanlar kavga ederek çözüme ulaşmaz. Kalem kılıçtan keskindir. Okumayanlar değil, okuyanlar kendisini cahil görür ve daha çok okumak isterler. Büyük işler başaranlar sürekli olarak okuyanlardır. Çok okuyanlar duyduğu bir soruyu ve okuduğu bir soruyu çok kısa sürede anlar. Sorunun çözülmesi ya da soruya cevap vermek basitleşir.”
Kütüphanecilik yaptığınız dönemde, çok okuyan kişilerin hayatta başarılı olduğuna şahit oldunuz mu?
“Ben Honaz’da 24 yıl görev yaptım. İlkokul 1 sınıftan itibaren kitap okuyan çocukları gözlemledim. Her zaman düzenli kitap okuyanlar, tekrar tekrar yeni kitap okumak için gelenler her alanda başarılı oldular. Küçük yaştan itibaren kitap okuyanları öğretmen, mühendis, mimar, doktor, gazeteci olduğunu yıllar sonra gördüm. Kitap okuyan insanlar hiçbir zaman başarısızlık yaşamaz. Bir okuyucum, yıllar sonra gelerek ben artık öğretmen oldum dedi. Okuyarak insanlar başarılı olur.”
Türkiye’nin kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk’ü yetiştiren kitaplar mıdır?
“Mustafa Kemal Atatürk’ün inkılâpları, sosyal içerikleri ve Türk milletini hedefleyen karar ve uygulamaları yönünden kesinlikle, uzun ve derin düşünce, okuma bilgi ve birikimin sonucudur. Atatürk, karşımıza güçlü bir fikir adamı, düşünce adamı ve sorun çözücü olarak çıkmaktadır. Atatürk bizzat, ‘Kumandanlar astlarından yüksek ve âlim olmalıdırlar.’ diyerek bir devlet adamı veya yönetici için fikri veya kültürel birikimin, olgunluğun önemini ifade etmiştir. Atatürk bakımından bu birikimin oluşmasında öncelikle okuma tutkusunun etkili olduğunu söylemek mümkündür. Atatürk bilimi ‘en hakiki yol gösterici’ kabul ederek okuyan, araştıran, düşünen ve sentezlere varan; bunları pratik olaylara uygulayarak problemlerin çözümünü gösteren bir fikir, bir düşünce adamıdır. Öğrenim hayatı boyunca birden fazla dil öğrenen Atatürk farklı dillerde de kitaplar okumuştur. Akşamları kitap okumadan uymadığı anlaşılmaktadır. Atatürk 57 yıllık ömründe bu kadar çok iş yaptıysa oda çok kitap okumasından kaynaklanmaktadır. Atatürk’ün kütüphanesinde dünyanın her dilinden kitap bulunmaktadır. Gece geç saatlere kadar kitap okumuş, gözleri ağrıdığı zaman ıslak bezle gözlerini silmiştir. Hayatı boyunca 4 binden fazla kitabı notlar alarak, işaretleyerek ve altını çizerek okumuştur. Okuduğu kitaplarla hayatı yorumlamıştır. Olayların arkasındaki gizemi okuduğu kitaplar sayesinde isabetli kararlar vererek çözmüştür. Atatürk’ü lider yapan okuduğu kitaplardır.”
Kütüphanecilerin meslek sorunları nelerdir?
“İl halk kütüphanelerinde yeterli sayıda uzman kütüphaneci yok. Üniversiteden mezun olan kütüphaneciler iş bulamıyor. Okullarda kütüphanelerde kütüphaneci çalışmalıdır. Türkiye’deki kütüphanelerde kütüphaneci sayısı çok az. Denizli İl Halk Kütüphanesi’nde 10 tane kadar kütüphaneci çalışıyor. Sayı iki katına çıkmalıdır. Her meslekten kişi belirli bölümlere ataması yapılırken, kütüphanecilere sıra gelmiyor. Denizli’de 1 tane İl Halk Kütüphanesi yeterli değildir. Denizli’nin farklı noktalarına kütüphaneler yapılmalıdır. Her 3 mahalle için bir kütüphane gereklidir. Okuyucunun kitaplara ulaşması çok zor olmamalı. Öğrenciler için ders çalışma alanları oluşturulmalıdır. İnternete ulaşım için bilgisayarlı çalışma salonları kurulmalıdır.”
İnsanlar 2025 yılında kitap okumaktan uzaklaşıyor mu?
“İçinde bulunduğumuz 2025 yılında insanlar kitap okumaktan her geçen gün uzaklaşıyor. İnternet kullanımın artması, akıllı telefonların yaygınlaşması sonucu herkes sanal ortamda vakit geçiriyor. İnternette bulunan bilgilerin doğruluğu da şüphelidir. İnternete yazılan yazılar kaynak değildir. İnternette birçok konuda yalan ve yanlış yazılar yayımlanıyor. Herkes yazar ve eğitimci oldu çıktı. Bir bilim dalında eğitim almamış kişiler bile doğruluğunu araştırmadan internet sitelerine yazılar yazarak paylaşıyor. İnternette yazılanları okuduğunuz zaman yanılırsınız. Gerçek bilgiler araştırılarak yazılmış ve doğruluğu kanıtlanmış kitaplardır. İnternet ortamında bilgi bulundurmak ve paylaşmakta problemlidir. İnternetteki bilgiler zaman zaman silinmektedir. Basılı kitaplar doğru muhafaza edildiğinde yüzyıllarca kalabilmektedir. Bundan sonra yapılması gerekenler eskisi gibi herkesi kitap okumaya teşvik etmektir. Halkı kitap okumaya özendirmeliyiz.” BURAK COŞKUN