Antikacılık ile ilgili bilinmeyenleri ve yanlış bilinenleri içtenlikle anlatan Cihan, aynı zamanda sektörün sorunlarını da ifade etti. En büyük sorunlarının kayıt dışı işlemler olduğunu belirten Cihan, bir de kendilerinin tarihi eser kaçakçıları ile karıştırılması olduğunu kaydetti.

Türkiye’nin ilk Antikacılar Meslek Odası’nı kurmaya hazırlanan Denizli Tarihi Kültürel ve Antika Ürünler Derneği Başkanı profesyonel antikacı Şuayip Cihanla mesleğin dünü, bugünü ve yarınını konuştuk…

Sizi tanıyabilir miyiz? 

“Meslek derneğimizi 5 yıl önce kurduk ve 96 üyemiz bulunuyor. Denizli’de çok uzun yıllardır seyyar olarak çalışan satıcılar vardı. Bir dönem yeni malzeme verip yerine eski bakır ürünleri alırlardı. Son 15 yıldır Denizli’de eskiye dönüş var. Dedemizin, ananemizin kullandığı ürünler Osmanlı eserleri alınıp satılıyor. Herkes çok seviyor, Denizli halkı evine ata yadigarı ürünlerden şark köşesi yapıyor. Antika güğüm, semaver, tencere, kap, kazan, imbik, halı, kaşık, köstekli saat, duvar saati, kılıç, kalkan, dolma tüfek, yöresel kıyafetler, gramofon gibi ürünler alınıp satılabiliyor. Derneğimizi artık Meslek Odası statüsüne taşıyacağız.”

Artika2Türkiye’nin ilk Antikacılar Meslek Odasını Denizli’de açacağız dediniz, anlatır mısınız? 

“Önümüzdeki ay itibariyle oda kurulum çalışmalarına başlıyoruz. Türkiye’nin Antikacılar Meslek Odasını ilk defa Denizli’de biz kuracağız. Meslektaşlarımızı meslek odası çatısı altında toparlayacağız. Antikacılığı profesyonel bir meslek olarak yapmak istiyoruz. Antikacılık yapanlar bu işi sadece meslek odamıza kayıt yaptırarak yapabilecek. Devlete vergimizi ödeyeceğiz. Eline iki tane eski alan antikacıyım diye ortaya çıkmaya başladı. Kayıt dışı çalışan bir sürü antikacı piyasaya çıktı. Yeni bir ürünü eskitip antika diye satan kişiler de ortaya çıktı. Biz işimizi düzgün yapıyoruz. Vergimizi ödüyoruz. Herkese eşit davranıyoruz. Bizler vergi verirken, vergi vermeden antika alıp satanlar oluyor. Herkes vergisini ödesin. Çok sayıda kişi kendi arasında mezat yapıyor. Fatura yok, kayıt yok, vergi yok. Kendi aralarında toplanıp açık arttırma usulü satış yapıyorlar. Antika satışında muazzam bir vergi kaçağı var.”

Vergi ödemeden çalışan muazzam vergi kaçıran antikacılar var dediniz, bu olayı anlatır mısınız? 

“Denizli’de salon mezatları yapıyorlar. Her eline eskiyi alan mezat açıyor. Eski toplayan mezat açıyor. Açık arttırma usulü bunlar satılıyor. Satılan ürünün faturası yok. Biz bu işi kanuni yaparken, birçok kişi merdiven altında vergi ödemeden bu işi yapıyor. Bu merdiven altı mezatlara vatandaşlar para kazanmak umuduyla gidiyor. Burada vergi levhası yok. Satılan hiçbir şeyin faturası yok. Biz bu vergi kaçağını engellemek için meslek odası kuruyoruz. Esnaf odaları nasıl her şehirde varsa, antikacılar odası da her şehirde olmak zorunda olacak. Dışarıdan gelip antika satmak isteyenlere de önce ‘vergi levhan var mı?’ diye soracağız. Vergi levhası olmayana alım satımı yasaklayacağız. Herkes vergi ödeyecek. Vergi verenin ne suçu var? Bizim antika satıcıları olarak faaliyet alanımıza göre nace kodumuz var. Maliyeye vergimizi ödüyoruz.”

Antika satışı tamamen vergiye tabi olsa devlet bundan çok gelir elde eder mi?

“Meslek odamızı kurduğumuzda bu işi yapan herkesin vergi levhası olmasını sağlayacağız. Her ürün fatura ile alınıp satılacak. Devletin bu alış ve satışlardan çok para kazanacağını düşünüyoruz. Denizli antika alış ve satışında çok büyük değil ama Konya, İzmir ve İstanbul’da muazzam antika satış müzayedeleri yapılıyor. Açık arttırmalar yapılıyor. Çok büyük paralar kazananlar var. Bu şehirlerde milyon dolarlar havalarda uçuşuyor. Geçen İstanbul’da bir müzayedede 4 milyon 300 bin dolara bir geyik biblosu satıldı. Avrupa menşeli bir antikaydı ve çok yüksek rakama satıldı. Şimdi bu satışlarda vergi alınmıyor. Kontrol mekanizması yok. Antika satışını sadece kuracağımız meslek odamıza kayıt yapanlar yapsın istiyoruz. Herkesin vergi levhası olsun istiyoruz. Vergi levhası olmadan, fatura kesmeden çalışanların engellenmesinin en güzel yolu meslek odası kurulmasıdır. Bu işi ticarete çevirmiş evinden bu işi yapanları da engelleyeceğiz. Denizli’de evinden bu işi yapan 300 kişi varsa, bir 300 kişi de bu işin ticaretini yapıyor. Denizli’de 600 kişi varsa diğer şehirlerde binlerce kişi var. Konya’da 1 ayda 135 müzayede yapılıyor. Konya’da her bir müzayedede 500 bin TL para dönüyorsa, aylık çok yüksek miktarda para demek. Denizli’de aylık mezatta kazanılan para miktarı 2 milyon lira civarında. Türkiye geneli yıllık bu mezat ve müzayedelerin kazancını düşünürseniz, 1 milyar TL’yi bulur. Bu vergisiz paradır. Kayıp ve kaçağı biz meslek odası kurarak engelleyeceğiz. Rekabet ortamı fazlalaştı. Bazı antika mezatı yapanlar bu işi işsiz insanların yaptığı bir meslek olarak görüyor. Biz bu algıyı değiştireceğiz. Çalışmadan paranın hepsi bana kalsın düşüncesinde olanlar var. Kimse kimseyi kazıklayamayacak.”

Antika satış dükkanlarında en çok neler satılıyor?

“Kafeteryalar ve oteller büyük boy ibrik ve güğümler, nostaljik radyolar, saatler, halılar alıyor. Yağlı boya duvar tabloları satılıyor. Denizlililer evlerine şark köşeleri yaptı. Bazı kişiler yeni saat almak yerine eski kol saatlerini satın alıyor. Saat satışı çok hareketli oluyor. Cep saati kullananlar var. Dedesinde gördüğü bazı nostaljik eşyaları tekrar evinde görmek için hatırasını canlandıranlar var. Annemin bundan vardı, babamda vardı diye satın alanlar var. Eskiye rağbet arttı. Eski eşyaların çok sağlam olduğunu düşünüp satın alanlar da oluyor.”

ArtikaMezat nedir, nasıl yapılır bilgi alabilir miyiz? 

“Mezat satışı, müzayede ile aynı şekilde, alıcıların bir eşyanın başlangıç fiyatı üzerine arttırarak, en yüksek fiyatı verdiğinde o eşyaya sahip olduğu alışveriş biçimine denir.  Türkiye’nin her yerinde salon mezatları müzayedeler düzenleniyor. Denizli’de haftanın her günü antika mezat yapılıyor. Biz dernek olarak haftada 3 gün mezat yapıyoruz. Denizli’de kafeteryalarda ya da kendi iş yerlerimizde açık arttırma usulü satış yapıyoruz. Antikacılar, koleksiyonerler gelir beğendikleri ürünü en çok parayı veren satın alır. Müzayedelerin Avrupa ülkelerinde yapıldığı söylenir. Bizim kültürümüz aslında Avrupa’ya gitti. Türkiye’de 40 yıldır müzayede açık arttırma antika satışları zaten yapılıyor. Almanya, Fransa, İtalya gibi ülkelerde eski malzemeler değerlidir. Türkiye’de biz yeniye teknolojiye rağbet ettiğimiz için eski değerli ata yadigarı eserlere pek sahip çıkmıyoruz. Yaklaşık 15 yıldır müthiş bir eskiye dönüş var.”

Antikacılık ve koleksiyonerlik nedir? 

“Antikacı eski ya da onarılmış sanat eseri, mobilya ya da süs eşyasının ticaretini yapan kişidir. Sattığı eşyanın tarih ve sanat değeri oldukça büyüktür. Eskiciler rastgele eski eşya satan kimselerdir. Hâlbuki antikacı ender bulunan ve sanat açısından çok değerli olan eski eşyayı satar. Profesyonel antikacının sanat tarihi ve arkeolojiden anlaması gerekir. Zevk sahibi kimseler olan antikacılar kimi zaman belli türde, belli bir dönemdeki ya da belli bir tarzdaki eserlerde uzmanlaşır. Genellikle taşradan eski ve hakiki eserleri arar ve bunları, bazen bir şatonun tavan arasında, bazen bir köylünün evinde bulur. Sonra bulduklarının, büyük bir titizlikle hangi tarihten, hangi devirden kaldıklarını tespite çalışır. Dükkânına dönünce de bunları değerlendirmeyi bilir. Antikacı, bulduğu eşyayı ya temizlemeyip oldukları gibi muhafaza eder ya da bunları onarır. Son zamanlarda halkın eski ya da yabancı stillere olan merakı yüzünden antika eşya alım satımı yaygınlaşmıştır. Son 4 Osmanlı padişahına kadar olan antika eserler alınıp satılabilir. Bu 4 son Osmanlı padişahından önceki eserler alınıp satılamaz. Bazı insanlar antikacı denildiği zaman korkuyor. Bize tarihi eser kaçakçısı gözüyle bakanlar oluyor.”

Denizli’deki antikacılara tarihi eser kaçakçısı gözüyle bakılıyor dediniz, bu konuyu anlatır mısınız? 

“Bazı art niyetli insanlar nedeniyle bize tarihi eser kaçakçısı gözüyle bakanlar oluyor. Bizde eski kazanı, imbiği gören bunu tarihi eser zannediyor. Camiamızda birbirini çekemeyenler oluyor. Eski çeyiz sandıkları oluyor. Bunları gören şikayet ediyor. Poliste antikalar konusunda çok bilgili olmayabiliyor. Polis antikayı alıp müzeye götürüp soruyor. Özellikle polis ve jandarma tarafından bazen ilginç sorulara maruz kalıyoruz. Polis gelerek bizde bulunan en fazla 100 yıllık bir imbiği, kazanı tarihi eser diye alıp götürüyor. Bu tarihi eser değildir buyurun inceleyin diyoruz. Bu süreçte mahkemeye çıkıyoruz. Bizim imbiği, kazanı alıp Müze Müdürlüğü’ne götürüyorlar. Müze Müdürlüğü’nde kurul toplanıyor, bunu inceliyor. En az 6 ay geçiyor. Sonra ürünümüzü geri alabiliyoruz. Normalde 100 yaşı dolduran her ürün antikadır. Poliste bu eskimiş malzemelerden anlayan bir bilirkişi olsa çok iyi olur. Her kurum gereksiz yere meşgul oluyor. Bizim satmak için elimizde bulunan eski antika malzemelerimiz 6 ayda geriye dönüyor. Bizde faturasız bir ürün olmaz. Ordu’ya Antep işi 40 yıllık porselen biblo ve vazo göndermiştik. Burada ürünlerimize el koydular, müze inceledi. Sonra bize 6 ay sonra geri geldi. Antikacılarda tarihi eser olmaz. Biz eskimiş ürünleri alıp satıyoruz. Tarihi eser milli servettir. Bazen Çanakkale Savaşı’ndan bir antika malzeme geliyor. Bu dürbün olabiliyor, kılıç olabiliyor. Bunlara tarihi eser gözüyle bakabiliyorlar. Bazen böyle konularda sorun yaşayabiliyoruz.”

Antika ile tarihi eser arasındaki fark nedir? 

KIBRIS GAZİSİ HAYATINI KAYBETTİ KIBRIS GAZİSİ HAYATINI KAYBETTİ

“Antika daha çok estetik değeri ve maddi değeri olan, geçmişte kullanılan eskimiş eşyaları ifade ederken, tarihi eser daha çok bilimsel ve kültürel değeri olan, geçmiş hakkında bilgi veren her türlü kalıntıyı ifade eder. Antika nesneler genellikle belirli bir yaşın üzerinde olan ve değeri olan eskimiş nesnelerdir, ancak tarihi eserler, belirli bir döneme ait olan ve genellikle tarihî, kültürel veya arkeolojik açıdan önemli olan nesnelerdir. Tarihi eserler milli servetimizdir. Milli servetimiz tarihi eserleri bize atalarımız bıraktığı gibi bizde torunlarımıza emanet bırakacağız. Antika, maddi değeri olan eski taşınabilir eşya demektir. Bir eşyanın ya da sanat yapıtının antikasayılabilmesi için eskimiş olmasının yanında az bulunur özellikleri taşıması gerekir.”

Antika eskileri nasıl topluyorsunuz? 

“Biz antikaları sevdiğimiz için bizde bir sevgiye dönüştü bu meslek. Ben inşaat sektöründe çalışıyordum, mesleğimi bırakıp sadece antikacılık yapmaya başladım. Antika almak, satmak bize mutluluk veriyor. Bazı meslektaşlarımız köy köy geziyor. Eskileri toparlıyor. Bodrumda kalmış, eski eşyaları kullanılmadan unutulmuş eskileri satın alan meslektaşlarımız var. Bize antikalar bu arkadaşlarımız sayesinde geliyor. Böyle olmasa bizim bu antikaları toparlayacak zamanımız zaten olmaz.” BURAK COŞKUN