KÜLTÜR EMPERYALİZMİ VE KİMLİK BUNALIMI

Son yıllardaki hızlı değişim, bireysel ve toplumsal ilişkilerimizi tarumar etmeye başladı. İnsan değiştikçe farklılaşmaya, değer yargıları alt üst oldukça başka bir kimliğe bürünmeye meylediyor.

Kapitalizm, kitle iletişim araçlarının toplumu derinden etkilediği süreci fırsata çevirerek az gelişmiş ülkeleri açık pazar haline getirdi. Göze, gönle, cinsiyete, özel kutlama günlerine, sportif faaliyetlere, uluslararası organizasyonlara, özgürlüğe, çılgınlığa, kural tanımazlığa hatta dinî ve millî günlere hitap eden pazarlama teknikleri ve reklamlarla insanları tüketim çılgınlığına yönlendirdi. Bu küresel sömürü; moda, eğlence, içki, uyuşturucu ve fuhuşun yaygınlaştırılmasıyla desteklendi. "Bırakın yapsınlar" denilerek liberal görüşler cazipleştirildi ve toplumsal normlar ters yüz edildi. 

Egemen kültürler, alt kültürleri baskılayarak millî kültür ve kimlikleri biçimsizleştirmeye başladı. Emperyal kültür bombardımanına maruz kalan gençler, millî kimliğinden nefret eden sözüm ona çağdaş (!) kimliksiz, vatansız, şuursuz, modern kölelere dönüştürüldü. Üçüncü dünyanın sömürge aydınları, egzotik ülkeler hayal eden survivor hayranları, reklam ve Hollywood filmleriyle uyutulan büyük kitleler, Amerikan ya da İngiliz himayeciliğini medeniyet ve kurtuluş ümidi olarak algıladılar. Şuuraltına yerleştirilen bu sinsi propagandanın izlerini, toplumun değişik kesimlerinde gözlemlemek mümkündür. 

Bizim  toplumun yarısından fazlası (takriben % 60) temel dinî eğitim alır. Buna karşılık insanlar hâlâ haram yemekten, günah işlemekten, yalan söylemekten, haksızlık yapmaktan geri durmazlar. Bu çelişkili durum, inanç deformasyonunun çağdaş insandaki yansımaları olarak okunabilir. 

Gazze, Doğu Türkistan ve diğer mazlum coğraftalar yanıp tutuşurken şatafatlı iftar sofralarında bir müslüman gönül rahatlığıyla (!) oruç açabilir mi? Hani müslüman, müslümanın kardeşiydi? Ben senin acını içimde hissetmezsem nasıl kardeş olacağız, Allah aşkına? 

Üniversitelerin durumu malum. Özellikle sosyal bilimlerdeki ideolojik saplantı ve dayatmalar, üniversiteleri  objektiflikten uzaklaştırmaktadır. Harvard Ünivertesi, Orta Doğu Çalışmaları Merkezi (Center of Middle Eastern Studies [CMES] ) Müdürü Prof. Dr. Cemal Kafadar ve yardımcısı Rosie Bsheer'in antisemitizm suçlamasıyla görevden alınması buna somut bir örnektir. 

Ameika'da doktora yapan bir Türk öğrencinin Filistin destekçiliğinden dolayı sınır dışı edilmesi Siyonist-Yahudi lobilerin  dayatmasıdır. Amerika Dışişleri Bakanı Marco Rubio: "Biz size eğitim almanız için vize verdik; üniversite kampüsümüzü karıştıran bir aktivist olmanız için değil!" diye açıklama yaptı. Oysa aynı Amerika, dünyanın değişik bölgelerinde askerî darbelerle meşru hükümetleri devirmek, Saros'ın fonladığı aktivistlerle bazı ülkelerde kargaşa ve iç çatışmalar çıkarmak, mezhep kavgalarını körüklemek için milyonlarca dolar harcıyor. PKK ve YPG'ye verdiği silahların haddi hesabı yok! Batı, her zaman olduğu gibi yine ikiyüzlülüğünü sergiliyor. Buna karşılık, kültür emperyalizminin darmadağın ettiği toplumlar,  kimlik bunalımıyla derin sancılar yaşıyorlar. 

Değer yargıları alt üst olmuş toplumlarda fikir, din, iman, ahlak, ticaret, adalet, siyaset, bilim, aile ilişkileri, saygı-sevgi ve muhabbet, bu değersizleştirmelerden payına düşeni alıyor. Böylece toplum inanç zafiyetine, ahlâkî çöküntüye, ticarî itimatsızlığa ve siyasî itibarsızlaşmaya doğru sürükleniyor. 

Bugün arsızı, yolsuzu, hırsızı, namussuzu, zamparayı, üç kağıtçıyı, sahtekârı baş tacı eden bir toplum, bu çürümüşlüğün bedelini sonraki dönemlerde çok ağır ödeyecek. 

Ağırlaşan ekonomik şartlar, siyasetin gerginliği, kronikleşmiş diğer problemlerin sıkıntıları tabii ki rahatsız edicidir. Fikirlerin silahsız ve saldırısız ortaya konulabilmesi için toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı anayasal güvence altına almıştır. Ancak provokatörlerin sokakları karıştırmasına, terörize etmesine imkan verilmemelidir. Hak aramak başka, sokakların terörize edilmesi başka şeydir. 

Toplumun huzur ve sükuna, devletin varlığını sürdürebilmek için millî birlik ve beraberliğe ihtiyacı var! İnsanların dinî ve millî duyguları asla istismar edilmemelidir! Herkesin temkinli ve ihtiyatlı olmasında fayda var. Kalın sağlıcakla.