Bir sabah uyandım, gözlerime inanamadım. Her yer siyah beyaz, hem de siyahın en koyusu, beyazın en beyazı, ton farkı olmadan. Perdeler, duvarlar, nevresim, duvardaki resim siyah beyaz. İnanılacak gibi değil. Kalkıp perdemi açtım. Her yer siyah beyaz. Karşıdaki apartmanların rengi, dağların rengi, gökyüzünün rengi yok. Salona geçiyorum, orada da her şey siyah beyaz. Gökyüzü mavisini, ağaçlar yeşilini yitirmiş. Bu nasıl iştir, diyorum, televizyonu açıyorum. Renkler yok, her şey siyah beyaz. Haberleri sunan, sarı saçlı, mavi gözlü sunucunun renkleri kaybolmuş. Ülke, zor durumda olduğundan, renklerini satmak zorunda kalmış. İlk haber bu. İnsanlar şaşkın. Gazetecilerin, siyasetlerin yorumları var. Kimi gazeteciler ve siyasiler, bu durumun geçici olduğunu, kabul edilmesi gerektiğini, en kısa sürede renklerimize kavuşacağımızı söylüyor. Kimileri de satılmadık renklerimiz kalmıştı, onu da elimizden aldılar, diye eleştiriyor.
Doğada da bir isyandan söz ediyor sunucu. Kanaryalar kendi rengini isterken, turnalar uçmakta zorlanıyormuş üzüntülerinden. Hele tavus kuşları, onlardan birkaçı intihara yeltenmiş. Gökkuşağı, utancından görünmek istemiyormuş bir süre. Ay küsmüş, yıldızlar düşmüş birer birer.
Bedri Baykam ve Devrim Erbil, renkler geri dönünceye kadar resim yapmayacaklarını açıklamış. İstanbul Boğazı'nın artık eskisi kadar güzel olmadığı, boğaz turlarına bir süre ara verildiği, gelen bilgiler arasında.
İnsanlar artık hayallerinde canlandırmaya çalışacaklar nar kırmızısını mercan kırmızısını, çivit mavisini, cam göbeği rengini. Hele yeşilin yokluğu, en tahammül edilmezi, diyordu bir vatandaş. Zümrüt yeşili, yosun yeşili, pastel yeşil olmadan yaşanır mı? Sanırım Vincent Van Gogh, mezarında ters dönmüştür sarısı yok olunca. Denizlili ressam arkadaşlarımı aradım telefonla. Celal Günaydın, Ali Baloğlu, Kemal Yenidede, Ömür Eke, Sinem Atılgan'la konuştum. Üzüntülerini bildirdiler, resim yapma keyiflerinin kalmadığını söylediler. Sanat galerilerinin zor duruma düşeceğini, sergilere ara verilmesi gerektiğini söylediler.
Ne giyeceğimi seçmek için, giysi dolabını açtığımda, şaşkınlığım tavan yaptı. Bütün giysilerim ya siyah ya beyazdı.
Giyinip sokağa çıkınca, insanların şaşkınlığını gözlemledim. Mutsuzluk, kalın bir sis tabakası halinde, herkesi esir almıştı. Kimsenin yüzü gülmüyordu.
Reşat Nuri Güntekin'in, ‘Bir Kadın Düşmanı’ romanında, Homongolos'un bir cümlesi vardı. "Bir körün gözünü, kısa bir süre için açın, tekrar kapayın. Ömrünce o anı canlandıracaktır hayalinde. "Biz de o sözü edilen kör gibi, hayalimizde canlandıracağız bütün renkleri bundan böyle. Sivil toplum kuruluşları, hemen harekete geçip yürümeye başlamışlar. Aralarına katılıp yürümeye başladım ben de. "Renklerimizi isteriz, renklerimizi geri alın." Sloganları atılıyordu. Ben de onlarla birlikte bağırmaya başladım. Renklerimizi isterim. Eşimin, ne oluyor sana diyerek dokunmasıyla uyandım. Ter içinde kalmışım. Eşim bana şaşkınlıkla bakarken, iyi ki rüyaymış, dedim ve rüyamı anlattım. Odamızın renklerine baktım doya doya. Balkona çıkıp dağlara, gökyüzüne baktım. Kırmızı kiremitler gelincik bahçesi gibi göründü gözüme. Renklerle varız, diye düşündüm. Celal Günaydın’a, Ali Baloğlu'na telefon edip anlattım rüyamı. Zeki Akakça'yı, Mehmet Çakır'ı arayıp, renklerinize sahip çıkın, dedim.
Baharın gelişiyle açan çiçeklere bakıp gözümle sevdim, bir bir kokularını içime sindirerek.
Genç bir kız, bir kafeste, sarı bir kanarya taşıyordu. Kuş kafeste çırpınarak ötüyordu.
İçimden kafesi açıp kuşu özgür bırakmak geldi. O kuş özgür kalsa bile, kuşunu arayan kafes, mutlaka birini alıp esir edecekti.
21 Mart Dünya Şiir Günü, Şiir Otel'de kutlanacak. PEN Yazarlar Derneği onur konuğu Hilmi Yavuz'a ödülünü Başkan Zeynep Oral verecek. Denizli Büyükşehir Belediyesi, Pamukkale Flarmoni Derneği ve Şiir Otel, etkinliğin sponsoru olacak. Dünya Şiir Günü etkinlik programını ve Hilmi Yavuz'un bir şiirini paylaşıyorum.
HAYAL HANIM
Yeşil imgeli kız! İlkyazım!
Hangi harf gül, hangi dal dize?
Bu büyük ağaçtan her ikimize
Kalan hangimizdik...
ey hayal hanım
Yeşil imgeli kız! Biz size
Yazılı sevdalar sunduktu
Ve döne döne uçurumlar gibi şiirler...
Şiirlerle örselenmiş yüzü
Ve kalbi güllere belenmiş
Biriydim ben... Ve hangimize
Doğru akar suydum,
ey hayal hanım
Yeşil imgeli kız! Siz eğnimize
Bir göçük sesi
Gibi işlendinizdi
Ve derin bir gül duygusu
Verdiniz bana.
Siz yazıp yok etmek gibi miydiniz?
Ve o yokoluştan güz tenimize
Bulanan siz miydiniz,
ey hayal hanım
Yeşil imgeli kız! ilkyazım!
Hngi harf gül, hangi dal dize?
Bu derin ağaçtan her ikimize
Kalan hangimizdik
ey hayal hanım
Hoşça kalın, dostça kalın, yaşamınızdan şiir eksilmesin.